
Son yıllarda Plastik Cerrahideki en ilgi çekici gelişmelerden birisi şüphesiz yağ enjeksiyonlarıdır. Önceleri yağ enjeksiyonlarının sadece dolgu amaçlı olduğu düşünülürdü. Ancak yapılan çalışmalar yağ dokusunun erişkin tip kök hücreler açısından vücuttaki en zengin kaynak olduğunu ortaya çıkardı. Bu kök hücreler verildikleri yerde eksik olan hücre tipine dönüşüp onarım faaliyetlerinde bulunmaktadırlar. Örneğin orta yüze dolgu amaçlı yağ verildiğinde kök hücreler değişime uğramakta, fibroblastlara dönüşerek kolajen sentezlemekte ve cildin gençleşmesini sağlamaktadırlar. Alınan yağ hücreleri belli işlemlerden geçirilerek saflaştırılır ve kök hücre oranları artırılır.
Yüz dışında memelerde, kalça ve bacak estetiğinde, vücutta doku eksikliği olan her yerde kullanılmaktadır. Yağ enjeksiyonları sadece estetik cerrahide değil, iyileşmeyen yaralar ve radyoterapi görmüş cilt gibi zor alanlarda da başarılı sonuçlar vermektedir. Yağ enjeksiyonları ve kök hücrelerin hem estetik, hem de onarım cerrahisindeki kullanımlarını inceleyen yeni bilim dalına Rejeneratif Tıp adı verilmektedir.
Neden Yüze Yağ Enjeksiyonu Yapılma İhtiyacı Duyulur?
Yaşımız ilerledikçe yüzde oluşan önemli değişikliklerden birisi yumuşak doku kayıplarıdır. Özellikle göz çevresinde ve orta yüz bölgesinde bu durum belirgindir. Ayrıca cilt altı dokusu da zayıflar ve cilt incelir. Gözyaşı olukları, burun-dudak çizgileri ve Marionette çizgileri derinleşir. Orta yaşı geçmiş ve yüzünde genel bir yıpranmışlık hali olan her hastaya yağ enjeksiyonları yapılabilir. Onun dışında yapısal olarak orta yüzü basık, çene ucu geride, çene hattı zayıf olan hastalarda yağ enjeksiyonları ile yüz konturları değiştirilebilir.
Yağ Enjeksiyonu Yüzün Hangi Bölümlerine Uygulanır?
- Yanak bölgesini dolgunlaştırma
- Elmacık kemikleri belirginleştirme
- Çeneyi şekillendirme
- Burun dudak çizgileri
İşlem öncesinde neler yapılmalı, neler yapılmamalı?
Tüm ameliyatlarda olduğu gibi yüze yağ enjeksiyonlarında da ameliyattan 3 hafta öncesinde aspirini ve sigarayı kesmek gerekmektedir. Son 1 haftada kanı sulandırabilecek ilaçlardan ve benzeri maddelerden uzak durmak gerekmektedir.
Kullanılmaması gerekenler:
- Apranaks, Voltaren, Vermidon gibi ağrı kesiciler (ağrı kesici gerektiğinde Minoset, Novalgin kullanılabilir),
- Ginseng, ginko biloba, co-enzim Q gibi maddeler içeren multivitamin hapları,
- Yeşil çay, keten tohumu, kiraz sapı, domates çekirdeği, bitkisel ürünler
- Tüm zayıflama ürünleri
Yüze yağ enjeksiyonları sonrasında neler yaşanır?
Hastalar genellikle aynı gün evlerine gönderilir. İlk 2 gün bir miktar şişme ve morarma olabilir. Bunu azaltmak için erken dönemde mutlaka buz uygulaması yapılır. Hastalar hemen ertesi gün gözlük takarak dışarı çıkabilirler. Morluk ve şişlikler üçüncü günden sonra azalmaya başlar, bir haftanın sonunda büyük oranda azalır. Morluklar kaldıysa kapatıcı makyajlar yardımı ile bunlar gizlenebilir. Yaklaşık 3 hafta sonra yüz büyük oranda normale döner. Hastaların ameliyat sonrası 3 ay güneşten korunmaları gerekir.
Yüze yağ enjeksiyonları sonrası ne tür sorunlar yaşanabilir?
Yağ enjeksiyonları güvenli işlemlerdir ve fazla bir sorun beklenmez. Göz çevresine yapılan enjeksiyonlarda yeterince inceltilmiş yağ dokusu kullanılmazsa cilt altında topaklar ve sertlikler oluşabilir. Orta yüze aşırı miktarlarda yağ verilirse abartılı sonuçlar oluşabilir. Dudaklarda şişlikler çok fazla olur, ama ne yazık ki erime oranları da yüksektir.
Yüze yağ enjeksiyonlarının sonucu kalıcı mıdır?
Önceden, verilen yağın tamamının kaybedildiği düşünülürdü. Ancak yağ doğru tekniklerle alınıp, uygun şekilde hazırlandığında ve yüze doğru bir yöntemle verildiğinde kalıcılık oranı çok yüksektir. Göz çevresinde verilen yağın tamamının kaldığı söylenebilir. Orta yüzde, çene ucunda ve çene konturlarında da tutma oranları yüksektir. Hareketli bölgelerde kayıplar daha fazla olur. Burun-dudak çizgilerinde verilen yağın ancak yarısı kalırken, dudaklarda kayıp oranları yüksektir. Ancak yağ enjeksiyonlarının onarıcı etkilerinin kalıcı olduğu söylenebilir.
Yağ enjeksiyonu ne kadar sürer?
Yağ enjeksiyonu yaklaşık 30-60 dakika sürer. Lokal anestezi altında yapılsa da ameliyathane ortamında yapılmasında fayda vardır. Böylelikle sakinleştirici ilaçlar kullanılarak hastanın konforu arttırılabilir. Ayrıca ne kadar basit bir yöntem olarak görülse de bir çok aşamadan oluştuğu için ortamın tam anlamıyla steril olması gereklidir.